16 Eylül 2012 Pazar

Maçtan Fazlasını Kaybetmek


Bazen bir maç kazanarak ya da kaybederek lig sıralamasından daha önemli sonuçlarla karşılaşırız. Bu maçla beraber aklı başında Göztepelilerin bile "acaba geçen senenin tekrarı mı?" diye düşündüklerini tahmin ediyorum. Bu mağlubiyette de 3 puandan fazlasına mal oldu. Hocaya olan güven azalmaya başladı. Daha 3. hafta ama görüne köy ne kılavuz istiyor ne de tabela. Hafta içi futbol takımının patronunun "Golü ben mi atayım?" açıklaması aslında göründüğünden daha fazla anlam içeriyor. Antrenörün görevi takımının kazanması için gereken taktiği, sistemi, kadroyu vs. sahaya sürmek. Ama maça sadece 1,5 forvetle çıkıyorsan ve gol atmak için stoperlerin arasındaki Bedi'ye atılan uzun toplardan başka formülünüz yoksa tepkilere karşı hazır olmalısınız. Bedi maçtan sonra dese ki " Hoca golü atmak için asisti de ben m yapayım?" hocanın cevabı ne olur çok merak ediyorum. Kazanmaya gittiğiniz bir deplasmanda 4 tane aynı tip orta hasa oyuncusuyla oynamaya kalkarsanız daha ilk yarıda havlu atarsınız. Kadroda ofansif orta saha olarak alternatifimiz yok ama bunu kanat oyunlarıyla çok rahat telafi edebiliriz. Halil'in şu maçta oynayan 14 adamdan daha kötü oynayabileceğini zannetmiyorum. Halil'in olmadığı kadro da Yasin'in olması çok ironik.
Kalede Kazım saha içinden kombine almış gibi. Tsyd'deki Altay maçında da bu maçta da gelen topları sadece izliyor. Kalede umursamaz ve soğuk duruşu da güvensiz yaratmaktan başka bir şey değil. Ayrıca kalede rotasyon olmaz. Bir hafta o bir hafta bu yaparsanız kaleciler form tutamaz sonra da rakipler bize jeneriklik goller atar. Defansla uyumu da pek sağlayamamış gibi. İstikrar özellikle savunmak için çok önemlidir. Beraber oynama alışkanlığı olmadan savunmada başarılı olmak hayalden öteye geçmez. 
Madem forvette geçen seneden İbrahim Şahin tutulacaktı kadroda Bradley'de kalsaydı. Bedi iki deplasmandır kolay pozisyonları atamıyor. İddiam şudur ki Bradley, Bedi'nin atamadığı pozisyonları atardı. Yasin için söyleyecek pek bir şey yok ama A takım idmanlarında yer alması şu anki formuyla bile zor. Israr edilecekse Halil'de ve Ali Kuçik'te ısrar etmeli hoca. 
Son olarak bu takımı Hüseyin Kalpar kurdu. Yani başarıdaki ödül gibi başarısızlığın da faturası hocanın üstünde. Yönetimden gelecek tepkileri de taraftar tepkisini de göğüsleyebilecek mi çok merak ediyorum. Hocanın geçmişine bakarsak bu eleştirilere tepki gösterebilme ihtimali var. O zaman işte her şey daha da sarpa sarar. 
İlk üç hafta itibariyle Göztepe taktiksel olarak krizde ve bu krizin tribünlerden tepki olarak sahaya yansıması ilk kötü sonuca bağlı. İlk olarak çözümün takım içinde aranacağını tahmin ediyor. Kadro ve taktik değişiklikleriyle belli bir aşamaya gelmeye çalışacaktır hoca. Ancak yine de herkesin kolay yoldan taraftarı sabırsızlıkla suçlamak yerine şapkayı önlerine koyup çıkış yolunu bulmaları şart ya da yeni bir yol bulmaları gerekiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder