21 Şubat 2013 Perşembe

Çok Kurumsal Yapı

Çok uzun zamandır bloga yazmıyorum ama artık tutamayacağım kendimi. Öncelikle şunu belirteyim. Benim derdim şu anki sıralamadaki yer ya da toplanan puan, atılan azıcık gol falan değil artık. Sezon sonu allah korusun ama küme de düşebiliriz.  Elbette başarısızlıktır ama 2007 de Aliağa maçıyla beraber Amatör Lig’e düşüşü gören bizler için çok büyük travma değildir. En azından benim için öyle değil.
Devir endüstriyel futbol devri. Bununla beraber futbol piyasasının maddi boyutları çok büyük. Medya büyükleri İstanbul takımları bile bu global yarışın çoğu zaman dışında kalıyorlar. Dönen para çok olunca bu pastadan pay almak isteyenler de çok oluyor. Bunlar bazen oyuncu menajeri, bazen teknik direktör bazen de futbolcular oluyor. Şayet spordan anlamıyorsanız- dikkat edin futbol demiyorum- bu akbaba tayfasını tanımanız zor olur. Tanımadığınız için de devamlı para akıtırsınız, biri gider diğeri gelir ama siz istediğiniz sonuçlara varamazsınız.

Bu açıklama Göztepe’ye bire bir  uyuyor. Yıllardır her dönem yapılan çeşitli transferler, değiştirilen hocalar, hatta giden 3 tane sportif direktör. Peki ya sonuç? Sonuçtan kastım illa ki sportif başarı değil. Şöyle ki öyle bir takım kurarsınız ki o takım çeşitli ilavelerle 2-3 seneye bir üst lige çıkar ve orada da en azından ilk on birde 3-4 oyuncusuyla devam eder. Ama Göztepe’de yapılan transferlerin çoğu senelik, hatta devre arasında alınanlar 6 aylık. Bu ne demek? Seneye tekrar yeni bir oyuncu topluluğu alınacak. Alınacak ama unutulan çok önemli bir nokta var o da takım sporların temeli olan, takım olabilmek, kenetlenmek. Her gelen antrenör öncelikle takım olmayı başarmalıyız diyorsa sportif başarı kalıcı olmaz. Şu anda takımdaki en eski oyuncu Şamil ise (2 Sezon) neden bahsediyoruz? Zaten gelen oyuncular birbirlerini tanıyana kadar ocak ayı geliyor, bir kısmı gidiyor yerlerine alınan adamlara da alışana kadar mayıs geliyor, lig bitiyor. Ben bu döngünün artık masum olduğunu düşünmüyorum. Burada bir şekilde çıkar sağlayanlar var. Bunlar oyuncuların menajerleri olduğu kadar yönetimden de olabilir. Eğer Altınbaş Holding’in Başkanı harcanan paralarla alınan verimden memnun değilse önce dönüp kendi ekibine bakmalı. Çünkü bu transferleri yapan zihniyet neyi düşünüyor bilmiyor. Oynadığı ligin ortalamasının üzerinde maddi kuvvetle iki sezondur alınan sonuçlar ortada. Hadi ilk sezon alışma diyelim, tecrübesizlik diyelim ama ikinci sezon da aynı sonuçla karşılaşıyoruz. Bunun nedeni nedir diye düşünmek lazım. Ayrıca sadece oyuncu transfer edersiniz, ruh değil. Ruhu siz oluşturmak zorundasınız. Ruh olmadan hiç bir başarı gelmez şu anda olduğu gibi. 
Sportif açıdan kötü gidişat varken bütün yetkililerin ağzında aynı şey. Kurumsal yapı. Gerçekten merak ediyorum nedir bu yapı? Nerededir? Kimler vardır bu yapıda? Nasıl işler? 

Kurumsallığın içine antetli kağıt da girer. Bir tane başkan vekili İzmir’de ama başkan ne yapıyor ki vekili ne yapacak? 6 yıldır Gürsel Aksel’e bırakın çim saha yapmayı, bir tabela bile asamayan kurumsal yapımız var bizim. Görev dağılımı, herkesin belli sorumluluklarının olması önemlidir ama bu kurumsallaşma değildir. Hadi stat için hükümete baskıyı bir yere bırakalım, kentin en fazla taraftar kitlesine sahip kulübü olarak, bu gücü etkili kullanarak, tesis için belediyeye baskı yapamıyorsun. Araziyi taraftar almış zaten, ite kaka sana tesis için baskı yapmış ama aylar geçmiş üzerinden hala ortada proje yok, bırakın temeli, çakılan çiviyi. Çok kurumsal sistemimiz var bizim.  Son olarak eğer Altınbaş Holding’in Başkanı ve Göztepe’yi yönetmekle görevli profesyoneller kurdukları kurumsal yapıya güveniyorlarsa, bu işi bir aylığına bıraksınlar, başkaları yapsın, taraftar olarak biz yapalım. Eğer sistem düzgünse bir ay sonra hiç bir sıkıntı olmadan devam ettirirler. Ne dersiniz böyle bir sistemimiz var mı ve kendi kurdukları sisteme güveniyorlar mı? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder