Devir endüstriyel futbol devri. Bununla beraber futbol
piyasasının maddi boyutları çok büyük. Medya büyükleri İstanbul takımları bile
bu global yarışın çoğu zaman dışında kalıyorlar. Dönen para çok olunca bu
pastadan pay almak isteyenler de çok oluyor. Bunlar bazen oyuncu menajeri,
bazen teknik direktör bazen de futbolcular oluyor. Şayet spordan
anlamıyorsanız- dikkat edin futbol demiyorum- bu akbaba tayfasını tanımanız zor
olur. Tanımadığınız için de devamlı para akıtırsınız, biri gider diğeri gelir
ama siz istediğiniz sonuçlara varamazsınız.
Bu açıklama Göztepe’ye bire bir uyuyor. Yıllardır her dönem yapılan çeşitli
transferler, değiştirilen hocalar, hatta giden 3 tane sportif direktör. Peki ya
sonuç? Sonuçtan kastım illa ki sportif başarı değil. Şöyle ki öyle bir takım
kurarsınız ki o takım çeşitli ilavelerle 2-3 seneye bir üst lige çıkar ve orada
da en azından ilk on birde 3-4 oyuncusuyla devam eder. Ama Göztepe’de yapılan
transferlerin çoğu senelik, hatta devre arasında alınanlar 6 aylık. Bu ne
demek? Seneye tekrar yeni bir oyuncu topluluğu alınacak. Alınacak ama unutulan
çok önemli bir nokta var o da takım sporların temeli olan, takım olabilmek,
kenetlenmek. Her gelen antrenör öncelikle takım olmayı başarmalıyız diyorsa
sportif başarı kalıcı olmaz. Şu anda takımdaki en eski oyuncu Şamil ise (2 Sezon)
neden bahsediyoruz? Zaten gelen oyuncular birbirlerini tanıyana kadar ocak ayı
geliyor, bir kısmı gidiyor yerlerine alınan adamlara da alışana kadar mayıs
geliyor, lig bitiyor. Ben bu döngünün artık masum olduğunu düşünmüyorum. Burada
bir şekilde çıkar sağlayanlar var. Bunlar oyuncuların menajerleri olduğu kadar
yönetimden de olabilir. Eğer Altınbaş Holding’in Başkanı harcanan paralarla
alınan verimden memnun değilse önce dönüp kendi ekibine bakmalı. Çünkü bu
transferleri yapan zihniyet neyi düşünüyor bilmiyor. Oynadığı ligin
ortalamasının üzerinde maddi kuvvetle iki sezondur alınan sonuçlar ortada. Hadi
ilk sezon alışma diyelim, tecrübesizlik diyelim ama ikinci sezon da aynı sonuçla
karşılaşıyoruz. Bunun nedeni nedir diye düşünmek lazım. Ayrıca sadece oyuncu transfer edersiniz, ruh değil. Ruhu siz oluşturmak zorundasınız. Ruh olmadan hiç bir başarı gelmez şu anda olduğu gibi.
Sportif açıdan kötü gidişat varken bütün yetkililerin
ağzında aynı şey. Kurumsal yapı. Gerçekten merak ediyorum nedir bu yapı? Nerededir?
Kimler vardır bu yapıda? Nasıl işler?
Kurumsallığın içine antetli kağıt da
girer. Bir tane başkan vekili İzmir’de ama başkan ne yapıyor ki vekili ne yapacak?
6 yıldır Gürsel Aksel’e bırakın çim saha yapmayı, bir tabela bile asamayan
kurumsal yapımız var bizim. Görev dağılımı, herkesin belli sorumluluklarının
olması önemlidir ama bu kurumsallaşma değildir. Hadi stat için hükümete baskıyı
bir yere bırakalım, kentin en fazla taraftar kitlesine sahip kulübü olarak, bu
gücü etkili kullanarak, tesis için belediyeye baskı yapamıyorsun. Araziyi
taraftar almış zaten, ite kaka sana tesis için baskı yapmış ama aylar geçmiş
üzerinden hala ortada proje yok, bırakın temeli, çakılan çiviyi. Çok kurumsal
sistemimiz var bizim. Son olarak eğer
Altınbaş Holding’in Başkanı ve Göztepe’yi yönetmekle görevli profesyoneller
kurdukları kurumsal yapıya güveniyorlarsa, bu işi bir aylığına bıraksınlar,
başkaları yapsın, taraftar olarak biz yapalım. Eğer sistem düzgünse bir ay
sonra hiç bir sıkıntı olmadan devam ettirirler. Ne dersiniz böyle bir sistemimiz
var mı ve kendi kurdukları sisteme güveniyorlar mı?