22 Ekim 2012 Pazartesi
Test
Bugün itibariyle Kemal Kılıç İmam Altınbaş tarafından yetkilendirildi ve teknik direktör oldu. Hayırlı olsun ve umalım ki armaya yakışan duruşla, pes etmeyen bir yapıyı artık sahada görelim. Hocanın geçmişi, çalıştırdığı takımlar ve orada yaşadıklarını bir kenara bırakarak kesinlikle ön yargılı yaklaşmadan bu zor zamanda görevi kabul eden Kemal Kılıç sonuna kadar desteği hak ediyor ki zaten bu konuda şüphem de yok. Hocanın ligi ve oyuncuları tanıması mutlaka bize zaman kazandıracaktır. Ayrıca hırslı ve atak oyun anlayışı da iş yapacaktır. Tabi Ümit İnal'ın da yardımcısı olması camiayı tanıması açısından faydalı.Zaten şu andaki durumdan kötüsü olamaz.
Ancak şu anda olabilecek en iyi seçenek Kemal Kılıç mıydı orada şüphelerim var. Raşit Çetiner, Mtin Diyadin hatta Mutafa Denizli gibi opsiyonlar dururken Kemal Kılıç'ın tercih edilmesinde umarım yönetimin günü kurtarmak ve tepkiyi hafifletmekten başka amaçları ve beklentileri vardır. Çünkü bugüne kadar olan tercihleriyle genelde günü kurtarmak amacıyla işler yapan yönetimin artık getirdiği hocalar ya da futbolcular değil kendisi test ediliyor. Artık bundan sonraki kararları ve tercihleri daha göz önünde olacaktır. Başarılar Kemal Kılıç.
7 Ekim 2012 Pazar
Sorunlar ve Sahipleri
Ne maç yorumunu yapma ne tribünlerin durumunu anlatmak ne de hakemlerden bahsetmek gelmiyor içimden. 2 yıldır tek eksiği gerçek çim olan Gürsel Aksel'i bırakıp İnciraltı'na gidip hala şikayet konusu olan zemini bile düzeltemeyen yönetime de bir şey söylemeyeceğim. Büyük vizyondan bugüne kadar hırslı ve camianın hedefleriyle paralel hedefleri olan bir hocayı ve futbol aklı olan kulüp için çalışma bir direktöre görev vermeyen başkana da sözüm yok. Adı profesyonel ama bırakın baskı kurmayı sesimizi duyurmak için bile adam başı bir megafona ihtiyaç duyduğumuz Atatürk Stadı'nda oynatmayı -her türlü başarısızlığa rağmen- bir sıra fazla reklam tabelası ve kendilerine yönelecek eleştiri ve olası tepkilerden kaçmak için mazeret olarak kullananların da bu yazı da yeri yok. Kendi kurduğu takıma orta yaptıramayan, şut çektiremeyen, gol attıramayan hocanın her hafta sunduğu değişik bahanelerin de ben m atayıma varan bencilliklerinin ve düşüncesiz çıkışlarının da kıymeti burada yer alacak kadar değil. Bu bloğun derdi tasası arma. Burada ancak arma nasıl yüceltilir bu konuşulur.
Hiç birinin olmayacağından emin olduğum halde bir kaç önerimi en azından arma sevdalısı kardeşlerimle paylaşmak istiyorum. (Neden olmayacağını olamayacağını merak edenler için http://isyanmarsi.blogspot.com/2012/10/yazdaki-baskan-bulun.html)
Hemen yarın maçların Alsancak'ta oynanması için başvuru yapılması gerekiyor. Ne olursa olsun bu takımın artık Atatürk stadı garabetinden kurtulması lazım. Bunun dışında futbolculuk kariyeri olan bir kişinin sportif direktör olarak göreve başlaması hem takıma çek düzen verir hem de hocanın üzerindeki baskıyı alır hocanın da bazen değişik fikirlere ihtiyacı olabilir. Kulüp genel müdürünün daha çok basında yer alması ve takımın özellikle hakem konusundaki sorunlarını daha sık ve daha yüksek sesle konuşması şart. Bu takımın sahipsiz olmadığını göstermek ve taraftarın aşırı tepkileriyle alınabilecek cezaların önüne geçilmesi için bu gerekli. Sorun bireylerde olduğu kadar zihniyette. Bu kadar.
Hiç birinin olmayacağından emin olduğum halde bir kaç önerimi en azından arma sevdalısı kardeşlerimle paylaşmak istiyorum. (Neden olmayacağını olamayacağını merak edenler için http://isyanmarsi.blogspot.com/2012/10/yazdaki-baskan-bulun.html)
Hemen yarın maçların Alsancak'ta oynanması için başvuru yapılması gerekiyor. Ne olursa olsun bu takımın artık Atatürk stadı garabetinden kurtulması lazım. Bunun dışında futbolculuk kariyeri olan bir kişinin sportif direktör olarak göreve başlaması hem takıma çek düzen verir hem de hocanın üzerindeki baskıyı alır hocanın da bazen değişik fikirlere ihtiyacı olabilir. Kulüp genel müdürünün daha çok basında yer alması ve takımın özellikle hakem konusundaki sorunlarını daha sık ve daha yüksek sesle konuşması şart. Bu takımın sahipsiz olmadığını göstermek ve taraftarın aşırı tepkileriyle alınabilecek cezaların önüne geçilmesi için bu gerekli. Sorun bireylerde olduğu kadar zihniyette. Bu kadar.
2 Ekim 2012 Salı
Yazıdaki Başkanı Bulun
Biat kültürü, doğu toplumlarında
çok belirleyici bir olgudur. İlk çağlardan itibaren güçlü olanın güçsüz
olanları yönetirken onlardan beklediği bir sadakat göstergesidir. Çünkü erk
sahibi için salt kendisi için çalışılması önemli değildir. Çalışanların
kendisine aşırı saygı duyup onun yönetme egosuna karşılıksız ve tereddütsüz
tapması da yani biat etmesi daha önemlidir. Çünkü böylelikle azla yetinip kendi
otoritesi için sorun çıkarmayacak bir yapı oluşturmak mümkün olur. Daha fazla
para, daha fazla mülkiyet, daha fazla ego ancak böyle devam edebilir. Ülkemizde
de özellikle iç kısımlarında bahsettiğim biat kültürünü görebileceğimiz
örnekler mümkün. Sadece en tepede olduğu
için eleştiri kabul etmeyen, her şeyin en iyisini en güzelini onun bilebildiği
bütün kararların bilgisi olsun olmasın onun alabildiği durumlarla devamlı
karşılaşıyoruz.
Gelelim
bunların burada yer alma sebebine. Şimdi bir şirket düşünün. 15 yıl önce
kurulmuş. Alanında en başarılılar arasına giren çeşitli organizasyonlara sahip.
Sonra da belli sebeplerden dolayı bağlı olduğu holdingin iflasından dolayı o da
gitmiş. Tek mal varlığı profesyonel futbol takımı olan bu şirket bir kç yıl
devamlı birilerinin rant kapısı, reklam aracı olarak kullanılmış sonra da sahip
olduğu profesyonellik yetisini de kaybetmiş. Bir şekilde tutkulu taraftarları
tarafından ayakta tutulmaya çalışılmış ama ancak elden gelenle alınan
sonuçlarda belli. Ardından bu şirket bir devlet kurumu tarafından satışa
çıkarılmış. İhaleye girenlerden sadece biri İzmirliler tarafından bilinen bir
konsorsiyum. Diğerleri pek bilinmeyen holdingler. Sonuçta ihaleyi bir grup
kazanıyor hem de çok fazla olmayan bir paraya.
O
günden günümüze kadar olan süreçte ise 5 yılda 4 lig yükselen profesyonel
futbol takımı. Her sene alınan ve % 90’ı ertesi sene gönderilen futbolcular.
Ortalama 1,5 yılda bir değiştirilen teknik kadro ayrıca idari kadrodaki sürekli
bir sirkülasyon. Tercih edilenleri hemen hepsi gücü kabul etmiş, buna ses çıkarmayan yapı da insanlar. Yani biat etmese bile sorun yaratmayacak ve verilen görevi usulca yerine getirecek ve giderken de isyan etmeyecek, yanlışları söylemeyecek kişiler. Onun
dışında taraftarlara hizmet sunan takım ürünlerinin satıldığı üç mağaza.
Yıllardır dillerden düşmeyen kurumsallaşma sözü.
Holdingin
başkanı son 1,5 yıla kadar İstanbul’dan atadığı idari ve sportif
temsilcileriyle bu şirket yönetmeye çalışmış nacak baktı ki olmuyor geçen senenin
yarısından itibaren sportif yetkileri teknik kadroyla paylaşıyor. Haliyle
tepkiler ve eleştirilere direk muhatap olunca belki de kendisine biat
edilmediğini anlayınca da gazetele düşen tehditvari konuşmalarıyla aslında
nasıl bir yapı beklediği ve istediğini de ortaya koymuş oldu. En sonda
yazacağımı en başta yazayım. Ne bu şehrin ne de bu takımın genlerinde
birilerine biat etmek yoktur.
Ancak
sayın başkan tehdit etmek çok yakışıksız bir durum. Ben zaten zamanı gelince
bırakacağınızı ve bu şirketi satacağınızı
düşünüyorum. Tamam maddi olarak çok şey verdiniz bu takıma. Tamam belki
profesyonel bir yapı da oluşturdunuz. Ama hala elimizde sadece 3 tane mağaza ve
Gürsel Aksel var. Hala derneğe üye alınmıyor. Üye alımını tekrar açın. Sizin
kotanız da olsun. Her sene üyelerin %75’i sizin olsun ama bizde üye olalım Hani
dediniz ya bırakırım diye. Siz bıraktıktan sonra biz sahip çıkalım. Son olarak
sizin takıma kattıklarınız belli ancak bir de bu takımın, bu armanın size ve
şirketlerinize, tanıtımınıza kattıklarını düşünün. Takımı belli noktalara getirdiniz ama bu
armada size çok katkı sağladı.
Bu yazıyı on gün önce yazdım ama şimdi paylaşıyorum.Denizli maçından sonra siteye koymam ise bu ortamın nasıl oluştuğuyla alakalı. Takım kötü, teknik kadro formsuz, yönetim sessiz. Bence şu andaki durumun temel nedenlerinden biri takımda isyan edecek birilerinin olmaması ve en başta zaten böyle oyuncuların tercih edilmemesi. Kaptan İlhan'ın çabaları yetersiz kalıyor. Bu takım Süre Lig'e çıkabilir bir şekilde ama artık takımın şu anki durumu tarihten gelen karakteriyle taban tabana zıt. İlk zorlamada geri çekilen, savunmaya geçen değil mağlup olsa da isyan edebilecek insanların takımın her kademesinde olması gerekir ancak olası gidenlerin yerine geleceklerde aynı karakterde insanlar olacak görünüşe göre. Sahadaki sonucuçları yönetim zihniyetinden ayrı düşünmek mümkün değildir.Sanırım sorun herşeyden önce yapının kurulmasında. Yapının karakterle uygun olmasından sonra yapıda yer alanların eksiklikleri tartışılabilir. Son olarak sonucu sahadaki 11 adam alır ama o şartları saha dışındakiler yaratır.
Not: Başlık kardeşim MİK'ten. Teşekkürler
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)