18 Haziran 2012 Pazartesi

Gurur


Perşembe akşamından sonra Güzelyalı'da herkesin yüzünde hala o mağrur ifade var. O muhteşem manzarayı gören insan zaten ya gurur duyar ya özenir ya da çaresizce izleyip sessizce evlerine dağılırlar. Evet hepimiz gururluyuz ama bu gururun sebebi ne atılan goller ne kazanılan kupalardır. On binler hiç bir davet almadan sadece arma için, sarı kırmızı renkler için perşembe gecesi sahilde bir kez daha gurur ateşini yaktılar. Size bu blogta bugüne kadar görüneni değil de görünenin arkasındaki gerçeği yazmaya kendimce gördüklerimi anlatmaya çalıştım. Şimdi de elimden geldiğince onu anlatmaya çalışayım.



Hepiniz az çok perşembe gecesi olanı biteni biliyorsunuz. Önce Alsancak vapuru geldi. Kardeşlerimiz uğraşmışlar. Vapuru düğün arabası süslemişler, her tarafı sarı-kırmızı. Ateş gösterisine daha bir saat vardı vapur yükünü boşalttığında. Arabayla Mustafa Kemal Sahil Bulvarı'ndan geçenler ilk şoku bu görüntüyle yaşadılar. Sahilde onları bekleyen kalabalığın en az 4-5 misli etraftaki kafelerde, Paten Sahası'nda İzmir'i yakmayı bekliyorduk. Bütün sevdalılar sahilde yerimizi aldığımızda ise herkesin elinde meşaleler yüreklerinde ise Göztepe aşkı vardı. Zaten bir çoğumuzun elindeki meşale değil yürekleri aydınlattı İzmir'i saat 10'u vurduğunda.


Şimdi biraz görünenin arkasına bakmaya çalışacağım. Başarısız bir sezon geçirdik malumunuz. Biraz da korktuk hatta. 3. hocayla sezonu tamamladık. 30'dan daha fazla futbolcu oynadı, istikrarın i'si bile yanımızdan geçmedi. Sahamız kapandı diyeceğim ama Dişi Göz Gözler İzmir'deki çoğu tribünden daha iyilerdi. Bazı kıt akıllılar neyin kutlaması diye düşünüyorlardır mutlaka çünkü ortada el emeği göz nuru bir şey yok. Biz var olmamızı kutluyoruz. Biz ayakta kalmamızı kutluyoruz. Biz herşeye rağmen biz olmayı başarabilmemizi kutluyoruz. Biz ıssız kuytu köşelerde ant içtiğimiz için bugün buralarda olduğumuzu kutluyoruz. Yoksa başarılar gelip geçer, şampiyon olursun, küme düşersin ama önemli olan karakterinden ödün vermeden ayatka kalabilmektir.
Son bölümde ise karşıdan nasıl göründüğümüzü anlatmak istiyorum. Mutlaka bu manzara karşısında tansiyonu düşen, afallayan çok olmuştur. Bazıları da işaret fişeği atarak organizasyonu bozmaka için ellerinde ve akıllarından geleni yapmaya çalıştılar. En azında kontrada olsa bir meşale şov beklerdim onlardan. Çünkü 14 Haziran Göztepe'nin kuruluş günüyse karşının da var olma günüdür ve bunu onların da kutlamaları gerektiğini düşünüyorum.Zaten fotoğraf herşeyi anlatıyor. Biz yaparız, biz yakarız onlar sadece izlerler...
Not: Son fotoğraf için www.gozgoz.tv sitesine  teşekkür ederim.

17 Haziran 2012 Pazar

Bugün

Bugün Babalar Günü. Hani derler ya evin direği diye. Gölgeleri yeter çoğu zaman. En önemlisi de gölgeleri hiç kaybolmaz. Bana Göztepe'yi anlatan, beni Göztepeli yapan büyük Göztepeli  babam Turan Reyiz'in  ve bütün Göztepeli babaların hatta bütün babaların günü kutlu olsun.

7 Haziran 2012 Perşembe

Doğum Günü

Biz insanlar için çok önemli tarihler vardır hayatımızda. Ailemizin doğum günleri, İzmirli olarak 9 Eylül, vs. Herkes kendisine göre çoğaltabilir bu tarihleri. Ama en önemlisi sevdiğimizin doğum günüdür. Önemlidir çünkü kendimizi onunla bulmuşuzdur, hayatımızın en önemli yerinde en kıymetli yerindedir. O yüzdendir ki ne olursa olsun iki elimiz kanda da olsa, sedyede de olsak ne yapıp edip o doğum günün sevdiğimize yaraşır bir biçimde kutlarız.
Bu girişi okuyan insanların bazıları neden bahsediyor diye sorabilir ama Göztepeliler benim neden bahsettiğimi anlamışlardır. 14 Haziran'dan bahsediyorum. Yolu bir kez Göztepe'den, Güzelyalı'dan geçen herkesin nasıl yüreğinin kıyısında da olsa bir Göztepe aşkı yatarsa, içinde Göztepe ateşi yanan birinin de 14 Haziran da ilk kıvılcımlar kalbinden çıkar.
Hepimzi en az bir kez tribünden haykırmışızdır bütün aşklardan önce Göztepe'nin geldiğini. İşte bu yüzdendir ki Göztepe'nin doğum günü yukarıda bahsettiğim önemli günlerin belki de ilk sırasındadır çoğu Göztepeli için.Bütün  planlar bu güne göre yapılır ayarlanamayanlar iptal edilir.



Yine bir 14 Haziran geldi. Bu salt bir spor kulübü kutlaması değildir. Bu isyan ateşidir, kabul etmemektir bize biçilen rolü, giymemektir çaresizlik gömleğini. Yaktığımız meşaleler sadece ortalığı aydınlatmaz. Zihnimizi, kalbimizi aydınlatır, korkularımızı, kuşkularımızı yok eder, bize cesaret verir. Bu bir gösteriş değildir, kalbimizde yanan ateşin dışarıya yansımasıdır. 15 Haziran sabahı İzmir'in yarısının gururla, göğsünü gere gere dolaşmasıdır. Bir kısmının ise gazete ve televizyon izlememesi belki kıskançlıktan uykusuz geçen bir 14 Haziran gecesidir.
Bugünlerde hiçbir şey umurumda değil. Ne giden futbolcular, ne gelenler ne de transfer haberleri. Ne transfer bütçesi ne de başka bir şey. Gelenler gidenler olmasa da bu arma bize yeter. Yeri gelir biz çıkarız sahaya hiç problem değil. 16 yaşında çocuklarla oynadık. Toprak saha da oynadık ama kazanan biz olduk. Çünkü biz olduk sevgimiz perçinlendi. Biz büyüdük, bilinçlendik. Amatöre düştük ama isyan ateşini bir 14 Haziran la yaktık.

Ey ahali! Her şeyi bir kenara bırakın, hazırlanın. Göztepe'nin doğum günü geliyor.